Skip to content Skip to footer

Lemurya Kutusunda Saklı Niyetler

Kimimiz doğum günlerimizde, kimimiz dini günlerde, kimimiz yılbaşlarında, kimimiz de her fırsat bulduğumuzda hayal kurar, dilek diler veya niyet eder. İslam dininde ve tüm semavi dinlerde niyetin önemi vurgulanmıştır ama aslında tarihi çok daha eskiye dayanıyor. M.Ö. 800 – 700 yıllarında yazılan Brihadaranyaka Upanishad’da geçiyor. (Upanishadlar, M.Ö. 1500-500 yılları arasında yazılmış felsefi bakımdan önemli vedik derlemelerdir.)

Siz en derininizde yatan, itici arzunuz ne ise O’sunuz.

Arzunuz ne ise, niyetiniz, iradeniz de (maksadınız) O’dur.

Niyetiniz ne ise, ameliniz de O’dur.

Ameliniz ne ise, kaderiniz de O’dur.

Brihadaranyaka Upanishad IV. 4.5

Hatta daha da eskiye efsanelere, 52 milyon yıl önceye, Lemuryalılara kadar dayanıyor. Atlantis’i duymuşsunuzdur ama Mu ya da diğer adıyla Lemurya biraz daha gölgede kalmış. Kayıp kıtalar arasından Hint ve Pasifik okyanusları arasında yer aldığına inanılan Lemurya hala bilimsel olarak kabul görmediğinden efsane olarak anılır. Atlantislilerin teknolojik boyutta, Mu uygarlığının ise ruhsal konularda çok ilerlediklerine inanılıyor.

Lemuryalılar bilinçdışının nasıl işlediğini bildikleri için yattıkları yerin başına hoşlarına giden minik bir kutu koyarlarmış ve içerisinde yazdıkları niyetlerini saklarlarmış. Akşam yatarken en son ve sabah kalktıklarında ilk okudukları şey bu niyet olurmuş çünkü tam da uyumadan önce ve uyanır uyanmaz alfa beyin dalgasında oluyoruz. Alfa beyin dalgası tohumların ekildiği frekanstır. Günlük hayatımızda yani zihnimiz sürekli dalgalanırken beta frekansındayız. Niyetlerimizi bilinçdışına kodlamak içinse teta frekansında olmamız gerekiyor. Teta ise uyku ile uyanıklık arasındaki ince bir çizgidir. Hani bir anne uyuyor olsa bile çocuğunun en ufak bir sesini hemen duyar ve uyanır. Bu frekansa geçmek için illa anne olmamız gerekmiyor. Uyumadan hemen önce olduğu gibi, meditasyona başlarken de alfa zihin dalgasında oluyoruz ama uykunun bazı dönemlerinde ve meditasyonda derinleştiğimiz an tetaya iniyoruz. Bu sebeple meditasyona ve hatta nefes egzersizlerine başlamadan önce ve bitirdiğimizde de niyet ediyoruz. 

Her şey niyetle başlar ve her niyet içinde kendini tezahür etme mekaniğini barındırır. Niyeti bu kadar özel yapan, dileklerden, hayallerden ayıran bir matematiğinin olması. Sakın bir ağaç düşünmeyin yazsam elbette aklınıza hemen bir ağaç gelir. Çünkü beynimiz böyle programlı olumsuzu algılamıyor. İşte bu yüzden NLP metotlarında sadece olumlu niyetler kullanılır. Matematik gibi niyetin formülü de tek bir kuraldan oluşmuyor ama çözdükçe kolaylaşıyor. Mesela NLP yöntemine göre dört işlem gibi dört kural var.

1-    Cümlelere ben zamiri ile başlanır.

2-    Şimdiki zaman veya geniş zaman kipi kullanılır çünkü her şey şimdi ve burada olur. 

3-    Niyet ederken gerçekleşmiş gibi beş duyunuzla hissetmek ve gerçekleştiği zamanı film karesi gibi detaylı kurgulamak.

4-    Cümleleri basit ve olumlu kurmak. 

Mesela “Kızım şehir dışında bir üniversiteye gitmesin.” diye bir niyet olmaz. Çocuğunuz bile olsa başkası adına niyet edilmez ama tabi ki başkaları için dua edebiliriz.

“Benim tüm arzularımı gerçekleştirmek için yeteri kadar zamanım, enerjim ve param var.” diye niyet olur, hem de çok güzel olur.  “Ben şanslıyım ve şansımı gün geçtikçe çoğaltıyorum.” diye de olur. Şimdi elinize bir kağıt kalem alsanız, eminim harika niyetler yazarsanız. Hatta belki çok seversiniz ve her gün ajandanıza yeni bir niyet yazarsınız. Önemli bir nokta da her defasında bir niyet edilmeli çünkü bilinçdışı komplike şeyleri sevmez.

Spiritüel bir niyet methoduna göreyse hayattaki her şey bir seçimdir ve biz niyetimizde negatiflere rağmen seçimlerimize odaklanabiliriz. Mesela; 

Korkularıma ve inanmamama rağmen, mutlu olmayı / yeni şeyler denemeyi / özgürleşmeyi seçiyorum. Bu formülü kullanarak da niyetinizi istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz.

Sevgili Seda Bağcan hocamdan öğrendiğim bir başka niyeti de çok sevebilirsiniz.

“En yüksek potansiyelime ulaşmak, hayatıma her yönden, her boyutta şifalandırmak için buradayım. Artık bana hizmet etmeyen tüm gereksiz zihinsel kalıplarımı, tüm gereksiz inanç ve alışkanlıklarımı, endişe ve korkularımı, bağımlılıklarımı, bağlılıklarımı, üzüntülerimi, sıkıntılarımı, affedememezliklerimi, hayal kırıklıklarımı, travmalarımı, tüm zamanlarımdaki yeminlerimi, yargılarımı, DNA’mda ilerlememi engelleyen genetik kodlarımı ve tüm bunların oluşturduğu hücresel hatıraları, metabolik hatıraları enerji bedenimden bırakıyorum.”

Son olarak bahsetmek istediğim yöntem ise soğuk savaş döneminde ajanların Rusya’dan Amerika’ya bilgileri göndermek için de kullandıkları gibi suyun hafızasından yararlanmak. İlginizi çekerse o dönem ajan olarak çalışmış olan parapsikolog, psişik Russell Targ’ın kitaplarını okuyabilirsiniz. Bilimsel kanıtlara bakacak olursak, Japon bilim insanı Emoto çalışmalarında insanın titreşimsel enerjinin, düşüncesinin, kelimelerin, fikir ve müziğin ve hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Dolayısıyla suya niyet etmek bedenimizdeki moleküler seviyede değişiklik yaratır.

Nasıl, ne zaman niyet edeceğimizden bahsettik ama bir de ne kadar sorusu var. Niyetlerimizin de bir son kullanma tarihi var. Genel niyetlerimizi ömür boyu edebiliriz ama eğer spesifik bir şey istiyorsak 21 gün niyetimizi belirttikten sonra teslimiyet, beklentisizlik esastır. Biz top attık, artık bizden çıktı, rafa kaldırabiliriz. Olursa ne güzel, olmazsa yine ne güzel. Şems’i Tebrizi’nin de dediği gibi “Niyet ettiklerim olmuyorsa ya hakkım değildir ya da hakkımda hayırlı değildir.” 

Yazımı bitirirken sizin için niyet edemesem de, sağlık, neşe, mutluluk, huzur, keyif ve her an sevgi dolu bir yıl dilerim.